Her şey Antalyaspor için.
20 Temmuz 2011 Çarşamba
'Geç kalmış teşekkür borcu' Özür diliyorum.
Bu blog yayın hayatına geçtiğinden bu yana birçok başarı dileyen kişi oldu. Antalyasporum.com dan başlamak üzere 07harfli ve kırmızınınyanınabeyaz blogları ve geçen haftalarda köşe yazısında bizim bloglarımız bahseden Mehmet Öztürk'e şükranlarımı sunar teşekkürü borç bilirim. Teşekkür ediyorum herkese. Bu geç kalmış teşekkür için de herkesten ayrı ayrı özür diliyorum. Ayrıca blogu takip eden herkese de buradan teşekkür ediyorum.
'Boşa kürek çekmek' Hatadan Dönelim!..
Merhaba sayın okuyucumuz. Biliyorsunuz gerçekleri yazıyoruz. Yazıyoruz ki hatalar daha rahat görünsün ve bu hatalar düzeltilip daha güzel işler yapalm. Gerçekleri görmemiz lazım. Her şey güllük gülistanlık değil. Gerçekleri kabullenip ona göre hamle yapmalıyız.
Şimdi Antalyaspor'un Antalya'ya tanıtımı ile yaptıklarımızı ve neyin hatalı olduğunu anlatalım. Antalya'da Antalyaspor'u tanıtmak adına yapılan tek olumlu ve kusursuz iş Mehmet Özdilek ve futbolcuların okulları gezip güzel bir şekilde Antalyaspor'u temsil etmeleridir. Bunun aksini iddia eden olamaz.
Yapılan başka şeyler de var. Mesela bir taraftar grubunun Antalya meydanlarında ya da Işıklar Caddesinde yürüyüş yapması... Evet şimdi bunu çok olumlu bir olay olarak görenler var. Ama bu boşa kürek çekmekten başka bir şey değil. Bunu hâlâ göremedik. Göremedik diyorum çünkü çok kez yapıldı ve hadi yapalım desek bir daha yapacaklar. Başka yapacak bir şey yok gibi geliyor onlara sanırım. Artık at gözlüklerini atıp ufkunuzu genişletin. Kulak verin buraya. Nerede hata yapıyoruz nasıl düzeltiriz anlatıyorum ben. Bu yürüyüş ile
Antalyaspor'a hiçbir fayda sağlayamıyoruz. Bunu görelim. Çünkü bu tanıtım işine tersten başlamış oluyoruz. Tersten başlanan bir işin doğru bitmesi imkansız.
Tersten başlamak derken ne demek istiyorum? Bugüne kadar bir marka tanıtımı direkt olarak yürüyüş ile tezahüratlarla tanıtılmadı. Çünkü dikkat çekmeniz imkansız. Sadece Antalyasporlu kişilerin dikkatini çekersiniz Antalya'daki bu yürüyüşlerle. Ama amacımız diğer Antalyalıları Antalyaspor'a kazandırmak diye biliyorum. Onların Antalyaspor'la alakası olmayanları var. Ve onlar bunlara kulağını tıkar. Dikkatini çekmez Antalyaspor'umuz.
Peki ne yapmalı? Madem ki tanıtmak istiyoruz halka bu sevgiyi, o zaman onların dikkatini çekeceğiz önce. Mesela bir 'Antalyalılar bu yemekte buluşuyoruz ve eğleniyoruz', 'Antalya yaz şenlikleri' gibi değişik organizasyonlar yapmalıyız. İsimlere bakmayın öylesine yazdım. Farklı bir organizasyonla Antalyalıyı
toplamalıyız. Sonrasında programın sonunda sunucu Antalyaspor hakkında konuşmalı. Burada devreye girebilirsiniz işte tezahüratçılar. Düzeyli bir şekilde abartmadan Antalyaspor tezahüratı yapabilirsiniz. Herkesi eğlendirdiniz onlar da sizi dinleyeceklerdir programın sonunda. Bu gönül borcunu tezahüratlara katılarak ödemek isteyen de olacaktır.
İşte olması gereken bu. Antalyaspor bu şekilde tanıtılır. Sokaklarda tezahürat etseniz sadece Antalyasporluların dikkatini çekersiniz bu şekilde ise tüm Antalyalının. Bu hataları düzelterek daha yükseklere çıkaracağız Antalyaspor'umuzu. Siz Zek'e kulak verin. Gerçekler burada.
*Bu organizasyonlar için maddi durum sponsorlarla sağlanmalı. Sponsorlar güçlü bir organizasyon olacak olduktan sonra desteklerini esirgemezler.
Zararın neresinden dönülse kârdır.
Esen Kalın.
imza : Zek
Şimdi Antalyaspor'un Antalya'ya tanıtımı ile yaptıklarımızı ve neyin hatalı olduğunu anlatalım. Antalya'da Antalyaspor'u tanıtmak adına yapılan tek olumlu ve kusursuz iş Mehmet Özdilek ve futbolcuların okulları gezip güzel bir şekilde Antalyaspor'u temsil etmeleridir. Bunun aksini iddia eden olamaz.
Yapılan başka şeyler de var. Mesela bir taraftar grubunun Antalya meydanlarında ya da Işıklar Caddesinde yürüyüş yapması... Evet şimdi bunu çok olumlu bir olay olarak görenler var. Ama bu boşa kürek çekmekten başka bir şey değil. Bunu hâlâ göremedik. Göremedik diyorum çünkü çok kez yapıldı ve hadi yapalım desek bir daha yapacaklar. Başka yapacak bir şey yok gibi geliyor onlara sanırım. Artık at gözlüklerini atıp ufkunuzu genişletin. Kulak verin buraya. Nerede hata yapıyoruz nasıl düzeltiriz anlatıyorum ben. Bu yürüyüş ile
Antalyaspor'a hiçbir fayda sağlayamıyoruz. Bunu görelim. Çünkü bu tanıtım işine tersten başlamış oluyoruz. Tersten başlanan bir işin doğru bitmesi imkansız.
Tersten başlamak derken ne demek istiyorum? Bugüne kadar bir marka tanıtımı direkt olarak yürüyüş ile tezahüratlarla tanıtılmadı. Çünkü dikkat çekmeniz imkansız. Sadece Antalyasporlu kişilerin dikkatini çekersiniz Antalya'daki bu yürüyüşlerle. Ama amacımız diğer Antalyalıları Antalyaspor'a kazandırmak diye biliyorum. Onların Antalyaspor'la alakası olmayanları var. Ve onlar bunlara kulağını tıkar. Dikkatini çekmez Antalyaspor'umuz.
Peki ne yapmalı? Madem ki tanıtmak istiyoruz halka bu sevgiyi, o zaman onların dikkatini çekeceğiz önce. Mesela bir 'Antalyalılar bu yemekte buluşuyoruz ve eğleniyoruz', 'Antalya yaz şenlikleri' gibi değişik organizasyonlar yapmalıyız. İsimlere bakmayın öylesine yazdım. Farklı bir organizasyonla Antalyalıyı
toplamalıyız. Sonrasında programın sonunda sunucu Antalyaspor hakkında konuşmalı. Burada devreye girebilirsiniz işte tezahüratçılar. Düzeyli bir şekilde abartmadan Antalyaspor tezahüratı yapabilirsiniz. Herkesi eğlendirdiniz onlar da sizi dinleyeceklerdir programın sonunda. Bu gönül borcunu tezahüratlara katılarak ödemek isteyen de olacaktır.
İşte olması gereken bu. Antalyaspor bu şekilde tanıtılır. Sokaklarda tezahürat etseniz sadece Antalyasporluların dikkatini çekersiniz bu şekilde ise tüm Antalyalının. Bu hataları düzelterek daha yükseklere çıkaracağız Antalyaspor'umuzu. Siz Zek'e kulak verin. Gerçekler burada.
*Bu organizasyonlar için maddi durum sponsorlarla sağlanmalı. Sponsorlar güçlü bir organizasyon olacak olduktan sonra desteklerini esirgemezler.
Zararın neresinden dönülse kârdır.
Esen Kalın.
imza : Zek
16 Temmuz 2011 Cumartesi
Antalyalı Haklı!..
Merhaba sayın okuyucu. Bir gerçeği daha çıplak gözle görmek ister misiniz? Bu yazı ile Antalyaspor'un geleceğini kurtarırız inşallah. Hepsi çıldıracaklar bu gerçekleri görünce ama benim görevim bu : Gerçekleri açıklamak.
Antalyaspor'umuz ilk taraftar grubuna sahip takımdır. İlk taraftar grubu Antalya'da kuruldu. Geçmişte birçok vukuatı oldu bu grubun. Daha sonraları ise gittikçe bozulmalar başladı. Şuan kokmalar başladı. Yani sanki öldü de kokmaya başladı.
Grubun ismi lazım değil. Bu takım için en iyi şeyleri yaptıklarını iddia edemem ama en kötü şeyleri yaptıklarını söylemek zor değil. Kendilerini Antalyaspor olarak görüyorlar ve kendilerini beğenmeyenlere tüm kötülükleri yapmaya hazırlar. Bir taraftar grubunun takımı kendisi gibi görmesi ilktir. Ve bu iyi bir şey değildir. Aksine çok kötü bir durumdur. Bu kanıya nereden vardın demesin hiç kimse. Sosyal paylaşım sitesinin birinde Antalyaspor ile ilgili bir çok sayfa&grup var. Taraftar grubu ismiyle açılan demiyorum takımın ismiyle açılan bir sürü sayfa&grup var. Bu sayfaları beğenip ya da gruba girip paylaşımlarına bakacak olursanız hepsinin sonunda ismi lazım olmayan grubun adı geçiyor. Grup ile ilgili şeyler o sayfalardan o gruplardan paylaşılıyor. Siz kendinizi Antalyaspor mu zannediyorsunuz! Antalyaspor ile ilgili sayfayı bir taraftar grubu açamaz, açmamalı. Tarafsız kişilerin açtıkları yeter bizlere. Siz de kapatıp onlardan takip edin gündemi. 'Etiket peşinde koşmayın.' Bu sözü anlarsınız siz!
Defalarca birçok taraftar grubu olmasından bahsettik. Bunların üyelerinin bazıları ile görüşme fırsatım oldu geçenlerde. Neden dedim, neden ayrısınız da bir değilisiniz? İsmi lazım değil grup ayrımcılığı yapan tek taraf olarak söylendi bize. 'Gruplara bakacak olursanız zaten diğer grupların başkanları oradan ayrılanlardır.' dediler.
Şimdi bakıyorsunuz bu grup kamunun nabzını yokluyor. Konu ne biliyor musunuz? 'Antalyaspor' diye tahmin edebilirsiniz. Bunlar kendilerini Antalyaspor'a adayanlar(!) ya ondan. Ama konu farklı. Halktan grup hakkındaki düşünceleri alıyorlar. İnanamazsınız. Bu sezon zaten taraftar sıkıntısı çektik. Antalyaspor için neden gelmiyorsunuz diye bir nabız yoklaması olmuyor da kendi grupları için nabız yokluyorlar.
Bu yazıyı yazarak büyük bir kitleyi yargılıyorum sanmayın. Bunlar küçük bir kitle. Ama bunlar yüzünden Antalyalı Antalyaspor'a küs. Antalyalıya Antalyaspor hakkındaki düşüncesi yerine grubunuz hakkındaki düşünceleri sorun siz. Ben soruyorum Antalya halkına Antalyaspor hakkındaki düşüncelerini. Sizler yüzünden Antalyaspor'a küs olan kişi sayısı azımsanacak gibi değil.
Hele ki son zamanlarda sorduklarım temiz futbol yürüyüşü saçmalığından çokça bahsediyor. Antalyaspor formalı kişileri görmüş adamlar. Saldırdıklarını görmüşler. Halk Antalyaspor taraftarı saldırdı demiyor. Ne diyor biliyor musunuz? "'Şehir magandaları' saldırdı insanlara." diyorlar. Yani onlar Antalyasporlu kişileri artık bu sıfatlarla bir tutuyorlar. Ve Antalyaspor'dan uzak duruyorlar. Başka takımlara yöneliyorlar. Antalyaspor için kalıyor 30 tane 'şehir magandası'. Benim sitemim bunadır. Şimdi 30 kişi olmasa Mardan dolacaktı buna eminim.
Son demem şudur ki Antalyalı haklı. Antalyaspor'a bu adamları yüz çevirttirenler utansın. Ama utanacak olsalar şimdiye düzgün işler yapmaya başlamışlardı. Ama düzgün işlere yönelteceğiz bu grubu hep beraber.
Adam sanmayın eşeği, alnınıza değer...
Esen kalın.
imza : Zek
(Not:Antalyaspor'un zararına iş yapanlara karşı yazılarım devam edecek.)
Antalyaspor'umuz ilk taraftar grubuna sahip takımdır. İlk taraftar grubu Antalya'da kuruldu. Geçmişte birçok vukuatı oldu bu grubun. Daha sonraları ise gittikçe bozulmalar başladı. Şuan kokmalar başladı. Yani sanki öldü de kokmaya başladı.
Grubun ismi lazım değil. Bu takım için en iyi şeyleri yaptıklarını iddia edemem ama en kötü şeyleri yaptıklarını söylemek zor değil. Kendilerini Antalyaspor olarak görüyorlar ve kendilerini beğenmeyenlere tüm kötülükleri yapmaya hazırlar. Bir taraftar grubunun takımı kendisi gibi görmesi ilktir. Ve bu iyi bir şey değildir. Aksine çok kötü bir durumdur. Bu kanıya nereden vardın demesin hiç kimse. Sosyal paylaşım sitesinin birinde Antalyaspor ile ilgili bir çok sayfa&grup var. Taraftar grubu ismiyle açılan demiyorum takımın ismiyle açılan bir sürü sayfa&grup var. Bu sayfaları beğenip ya da gruba girip paylaşımlarına bakacak olursanız hepsinin sonunda ismi lazım olmayan grubun adı geçiyor. Grup ile ilgili şeyler o sayfalardan o gruplardan paylaşılıyor. Siz kendinizi Antalyaspor mu zannediyorsunuz! Antalyaspor ile ilgili sayfayı bir taraftar grubu açamaz, açmamalı. Tarafsız kişilerin açtıkları yeter bizlere. Siz de kapatıp onlardan takip edin gündemi. 'Etiket peşinde koşmayın.' Bu sözü anlarsınız siz!
Defalarca birçok taraftar grubu olmasından bahsettik. Bunların üyelerinin bazıları ile görüşme fırsatım oldu geçenlerde. Neden dedim, neden ayrısınız da bir değilisiniz? İsmi lazım değil grup ayrımcılığı yapan tek taraf olarak söylendi bize. 'Gruplara bakacak olursanız zaten diğer grupların başkanları oradan ayrılanlardır.' dediler.
Şimdi bakıyorsunuz bu grup kamunun nabzını yokluyor. Konu ne biliyor musunuz? 'Antalyaspor' diye tahmin edebilirsiniz. Bunlar kendilerini Antalyaspor'a adayanlar(!) ya ondan. Ama konu farklı. Halktan grup hakkındaki düşünceleri alıyorlar. İnanamazsınız. Bu sezon zaten taraftar sıkıntısı çektik. Antalyaspor için neden gelmiyorsunuz diye bir nabız yoklaması olmuyor da kendi grupları için nabız yokluyorlar.
Bu yazıyı yazarak büyük bir kitleyi yargılıyorum sanmayın. Bunlar küçük bir kitle. Ama bunlar yüzünden Antalyalı Antalyaspor'a küs. Antalyalıya Antalyaspor hakkındaki düşüncesi yerine grubunuz hakkındaki düşünceleri sorun siz. Ben soruyorum Antalya halkına Antalyaspor hakkındaki düşüncelerini. Sizler yüzünden Antalyaspor'a küs olan kişi sayısı azımsanacak gibi değil.
Hele ki son zamanlarda sorduklarım temiz futbol yürüyüşü saçmalığından çokça bahsediyor. Antalyaspor formalı kişileri görmüş adamlar. Saldırdıklarını görmüşler. Halk Antalyaspor taraftarı saldırdı demiyor. Ne diyor biliyor musunuz? "'Şehir magandaları' saldırdı insanlara." diyorlar. Yani onlar Antalyasporlu kişileri artık bu sıfatlarla bir tutuyorlar. Ve Antalyaspor'dan uzak duruyorlar. Başka takımlara yöneliyorlar. Antalyaspor için kalıyor 30 tane 'şehir magandası'. Benim sitemim bunadır. Şimdi 30 kişi olmasa Mardan dolacaktı buna eminim.
Son demem şudur ki Antalyalı haklı. Antalyaspor'a bu adamları yüz çevirttirenler utansın. Ama utanacak olsalar şimdiye düzgün işler yapmaya başlamışlardı. Ama düzgün işlere yönelteceğiz bu grubu hep beraber.
Adam sanmayın eşeği, alnınıza değer...
Esen kalın.
imza : Zek
(Not:Antalyaspor'un zararına iş yapanlara karşı yazılarım devam edecek.)
7 Temmuz 2011 Perşembe
CESUR YÜREK : SERGEI DJIEHOUA
Merhaba sevgili okuyucular. Biraz aradan sonra yeniden beraberiz. Bu yazı ile yine gerçekleri ortaya sereceğime emin olabilirsiniz. Göremediğimiz gerçekleri...
Bir Cesur Yürek düşünün. Kimilerinin KingKong adlı 'hayvan'a benzettiği(kendi takım taraftarları dahil), kimilerinin 'yeteneksiz' dediği birisi olsun bu. "Gol kaçırdığıma ne kadar üzüldüğümü Hocam biliyor." diyerek golleri kaçırdığına bizden çok üzüldüğünü söyleyen birisi olsun bu Cesur Yürek. Kimilerinin hâlâ göremediği Cesur Yürek...
Cesur Yürek'le alakalı unutulan ya da görmezden gelinen gerçekleri hatırlatacağım.
2008-2009 Sezonu... Antalyaspor Süper lig te mücadele ediyor. Son haftalar düşmemek için büyük efor sarfediyor. Alınacak her puanın çok değerli olduğu son haftalar... 'Kim düşecek?' sorusunun son haftaya kadar yanıt bulamadığı bir sezon...
Evet 2008-2009 sezonu son haftalarına gidelim. Forvetlerimiz suskun. Çok gol atamıyorlar. Takım olarak iyi oyun sergilesek de skora yansımıyor. Ve Antalyaspor ligten düşme potasına çok yakın. Son haftaya kadar mücadele had safhada. Ama bir türlü garantileyemiyor kalmayı. Forvetlerimizin gol atmak için uğraştılar ama çoğu kez olmadı. Niyetleri iyiydi ama malesef olmuyordu. Çatlak sesler yükselmişti. Süper ligde kalmak garantilenemedikçe çatlak sesler artıyordu. Çoğu kişi forvetlere yüklenmeye başlamıştı. Onlardan en fazla nasibini alan futbolcumuzdu 'Sergei Djiehoua'.
'Koşamıyor!','Gol atamıyor!','Beceriksiz!' gibi yorumlara maruz kaldı çoğu kez. Ama o hep sustu. Hep sustu, sustu ve yine sustu. Son haftalar artık düşme potası kızışıyordu ve çatlak sesler yükseliyordu. Hiç kimse bir şey bilmiyordu ve konuşuyordu. Bilmeden yorum yapılıyordu.
Ve son hafta... Son hafta geldi çattı. Ve Kimin düşeceği hâlâ belirsiz. Antalyaspor avantajlı. Kazanırsa kimseden skor beklemek zorunda kalmayacak. Rakip Ankaragücü... Hiçbir iddiası yok. Ama yine de hiçbir iddiası olmayan Gençlerbirliği tarafından ligten düşürülen bir takımız. Tecrübeliyiz. Forvette sakatlık yaşamış olan Sergei Djiehoua yok. Yedeklere almış Mehmet Özdilek. Maç başladı nitekim gol yok. Dakika 60'lara kadar golsesi çıkmadı. Sergei Djiehoua sonradan oyuna girdi. Bazı kişiler kızgındı bazıları umutsuz... Ama Sergei Djiehoua golünü atıyordu. Antalyalılar olarak ayaktayız. Sevinç çığlıkları atıyoruz. Şampiyon olmuşçasına seviniyorduk. İnanılmaz bir sevinçti bu. Çünkü son yıllarda asansör takım olarak anılmaktan bıkmıştık. O sezon kalmamız gerekiyordu. Herkes o gole sevindi. Maç 1-0 sona erdi. Maç sonu herkes skora baktı ve sevinçle gittiler evlerine. Sevinçten uyuyamadılar belki o gece.
Bu gururlu tabloyu hatırladık. Ama gözden kaçan gerçekler var. Bu gerçekler sonradan ortaya çıktı.
Bize beraberlik de yetecekmiş ama Gençlerbirliği sürpriz sonuçla yenilmese galibiyetten başkası kurtarmıyordu. Yani yine de bizim ligde kalmamızı sağlayan gol Sergei Djiehoua'dan geldi diyebiliriz.
Bu gerçeği es geçmedikten sonra diğer gerçeğe geçiyoruz. Son haftalar sakatlanan ve bazı maçlar yedek olarak giren Sergei Djiehoua, performansından dolayı oynatılmıyor sanıyordu çoğu taraftar. Çünkü gol atmada sıkıntı yaşıyordu malum. Sonradan gelen haber bizleri şok etti. Son haftalarda sakatlık geçiren Sergei Djiehoua'nın ameliyat olması gerektiği haberi geldi. Yoksa sakatlığının kötü sonuçlar doğurabileceği söylenmiş. Yani son hafta maçlarına çıkmaması gerekiyormuş. Ama O 'Cesur Yürek' bu ölüm-kalım savaşı verdiğimiz maçlarda bizleri yalnız bırakmamak için her maçın kadrosunda vardı. Ameliyatı reddetti, bütün kötü sonuçları göze aldı. Belki kariyeri sonlanacaktı ama korkmadı. O borcunun olduğunu düşünüyordu. Sezon boyunca eleştirildi çok gol kaçırdığı için. 'Gol kaçırınca ben taraftarlardan daha çok üzülüyorum.' diyordu. Bunun için borçlu olduğunu düşünüyordu. O ligde kalma golünü atmak ona nasip olmuştu. O an yaşadığı mutluluğu anlatamıyordu. Anlatılmaz yaşanır bir durumdu. Son haftalar ameliyat olup hiç maç oynamamak yerine takımını yalnız bırakmadı. Kötü sonuçları olabilecek bu yolda Antalyaspor uğruna ilerliyordu. Ve son golü attı. O çektiği acıların ödülüydü belki. Belki borcunu ödemişti bu golle. Ama O ne bir hayvana benzetilebilirdi ne de beceriksiz birine. O 'CESUR YÜREK' lakabını bizlerden almayı haketti.
TEŞEKKÜRLER CESUR YÜREK! TEŞEKKÜRLER SERGEI DJIEHOUA!
Esen kalın.
imza:Zek
Bir Cesur Yürek düşünün. Kimilerinin KingKong adlı 'hayvan'a benzettiği(kendi takım taraftarları dahil), kimilerinin 'yeteneksiz' dediği birisi olsun bu. "Gol kaçırdığıma ne kadar üzüldüğümü Hocam biliyor." diyerek golleri kaçırdığına bizden çok üzüldüğünü söyleyen birisi olsun bu Cesur Yürek. Kimilerinin hâlâ göremediği Cesur Yürek...
Cesur Yürek'le alakalı unutulan ya da görmezden gelinen gerçekleri hatırlatacağım.
2008-2009 Sezonu... Antalyaspor Süper lig te mücadele ediyor. Son haftalar düşmemek için büyük efor sarfediyor. Alınacak her puanın çok değerli olduğu son haftalar... 'Kim düşecek?' sorusunun son haftaya kadar yanıt bulamadığı bir sezon...
Evet 2008-2009 sezonu son haftalarına gidelim. Forvetlerimiz suskun. Çok gol atamıyorlar. Takım olarak iyi oyun sergilesek de skora yansımıyor. Ve Antalyaspor ligten düşme potasına çok yakın. Son haftaya kadar mücadele had safhada. Ama bir türlü garantileyemiyor kalmayı. Forvetlerimizin gol atmak için uğraştılar ama çoğu kez olmadı. Niyetleri iyiydi ama malesef olmuyordu. Çatlak sesler yükselmişti. Süper ligde kalmak garantilenemedikçe çatlak sesler artıyordu. Çoğu kişi forvetlere yüklenmeye başlamıştı. Onlardan en fazla nasibini alan futbolcumuzdu 'Sergei Djiehoua'.
'Koşamıyor!','Gol atamıyor!','Beceriksiz!' gibi yorumlara maruz kaldı çoğu kez. Ama o hep sustu. Hep sustu, sustu ve yine sustu. Son haftalar artık düşme potası kızışıyordu ve çatlak sesler yükseliyordu. Hiç kimse bir şey bilmiyordu ve konuşuyordu. Bilmeden yorum yapılıyordu.
Ve son hafta... Son hafta geldi çattı. Ve Kimin düşeceği hâlâ belirsiz. Antalyaspor avantajlı. Kazanırsa kimseden skor beklemek zorunda kalmayacak. Rakip Ankaragücü... Hiçbir iddiası yok. Ama yine de hiçbir iddiası olmayan Gençlerbirliği tarafından ligten düşürülen bir takımız. Tecrübeliyiz. Forvette sakatlık yaşamış olan Sergei Djiehoua yok. Yedeklere almış Mehmet Özdilek. Maç başladı nitekim gol yok. Dakika 60'lara kadar golsesi çıkmadı. Sergei Djiehoua sonradan oyuna girdi. Bazı kişiler kızgındı bazıları umutsuz... Ama Sergei Djiehoua golünü atıyordu. Antalyalılar olarak ayaktayız. Sevinç çığlıkları atıyoruz. Şampiyon olmuşçasına seviniyorduk. İnanılmaz bir sevinçti bu. Çünkü son yıllarda asansör takım olarak anılmaktan bıkmıştık. O sezon kalmamız gerekiyordu. Herkes o gole sevindi. Maç 1-0 sona erdi. Maç sonu herkes skora baktı ve sevinçle gittiler evlerine. Sevinçten uyuyamadılar belki o gece.
Bu gururlu tabloyu hatırladık. Ama gözden kaçan gerçekler var. Bu gerçekler sonradan ortaya çıktı.
Bize beraberlik de yetecekmiş ama Gençlerbirliği sürpriz sonuçla yenilmese galibiyetten başkası kurtarmıyordu. Yani yine de bizim ligde kalmamızı sağlayan gol Sergei Djiehoua'dan geldi diyebiliriz.
Bu gerçeği es geçmedikten sonra diğer gerçeğe geçiyoruz. Son haftalar sakatlanan ve bazı maçlar yedek olarak giren Sergei Djiehoua, performansından dolayı oynatılmıyor sanıyordu çoğu taraftar. Çünkü gol atmada sıkıntı yaşıyordu malum. Sonradan gelen haber bizleri şok etti. Son haftalarda sakatlık geçiren Sergei Djiehoua'nın ameliyat olması gerektiği haberi geldi. Yoksa sakatlığının kötü sonuçlar doğurabileceği söylenmiş. Yani son hafta maçlarına çıkmaması gerekiyormuş. Ama O 'Cesur Yürek' bu ölüm-kalım savaşı verdiğimiz maçlarda bizleri yalnız bırakmamak için her maçın kadrosunda vardı. Ameliyatı reddetti, bütün kötü sonuçları göze aldı. Belki kariyeri sonlanacaktı ama korkmadı. O borcunun olduğunu düşünüyordu. Sezon boyunca eleştirildi çok gol kaçırdığı için. 'Gol kaçırınca ben taraftarlardan daha çok üzülüyorum.' diyordu. Bunun için borçlu olduğunu düşünüyordu. O ligde kalma golünü atmak ona nasip olmuştu. O an yaşadığı mutluluğu anlatamıyordu. Anlatılmaz yaşanır bir durumdu. Son haftalar ameliyat olup hiç maç oynamamak yerine takımını yalnız bırakmadı. Kötü sonuçları olabilecek bu yolda Antalyaspor uğruna ilerliyordu. Ve son golü attı. O çektiği acıların ödülüydü belki. Belki borcunu ödemişti bu golle. Ama O ne bir hayvana benzetilebilirdi ne de beceriksiz birine. O 'CESUR YÜREK' lakabını bizlerden almayı haketti.
TEŞEKKÜRLER CESUR YÜREK! TEŞEKKÜRLER SERGEI DJIEHOUA!
Esen kalın.
imza:Zek
10 Haziran 2011 Cuma
'Yaşlı' futbolcu transferi polemiğine son nokta!
Bu yazımda son zamanlarda gittikçe artan yaş polemiğine son noktayı koyacağım. Yapılan transferlerin yaşları ile takıntısı olan çatlak sesler yükseldi. Neden böyle oluyor belli. Kağıt üzerinde futbol takip edersen böyle olur. Ha geleceği düşünmüyor musun diyecekler. Şu ana kadar 3yıllık anlaşmadan fazla anlaşma yaptığımız oyuncu yok! Yaşı büyük-küçük farketmez. Alt yapıdan gelenleri dahil etmiyorum. Şuanda ekonomi ön planda. Ayrıca yapılan transferlerin de yaşından başka kusur yok hani.(Yaşı kusur olarak kabul edecek olursak) Bilmiyorum bu çatlak sesler bu yüzden de yükselmiş olabilir!
Şimdi bir analiz sunacağım size. Bu yaş polemiğini bu yazıyı bitirdikten sonra siz de konuşmayacaksınız. Serie A'da bulunan son şampiyon A.C. Milan'ı bilmeyeniniz yoktur sanırım. Şampiyon bitirdiler geçtiğimiz sezonu. İtalya'nın hatta Avrupa'nın en önemli, köklü kulüplerinden biri. Bu takımda geçtiğimiz sezon en çok maçta forma giyen 11 futbolcuyu, bu futbolcuların yaşlarını ve attıkları gol sayısını yazayım.
ABBİATİ : 34 MAÇ (34 Yaşında)
ABATE : 27 MAÇ (25 Yaşında)
THİAGO SİLVA : 31 MAÇ 1 GOL (27 Yaşında)
NESTA : 36 MAÇ (35 Yaşında)
ANTONİNİ : 22 MAÇ (29 Yaşında)
GATTUSO : 30 MAÇ 1 GOL (33 Yaşında)
SEEDORF : 27 MAÇ 3 GOL (35 Yaşında)
BOATENG : 25 MAÇ 3 GOL (24 Yaşında)
ROBİNHO : 32 MAÇ 12 GOL (27 Yaşında)
ZLATAN İBRAHİMOVİÇ : 29 MAÇ 14 GOL (30 Yaşında)
PATO : 23 MAÇ 14 GOL (22 Yaşında)
Peki bu Milan takımı geçtiğimiz sezon ne yaptı? Buyrun beraber görelim:
36 MAÇTA; 23 GALİBİYET 9 BERABERLİK 4 MAĞLUBİYET ALDI.
61 GOL ATIP 23 GOL YEDİ. 78 PUAN 38 AVERAJ TOPLADI.
VE ŞAMPİYON OLDU.
Daha da arttıralım analizleri. Merakla beklenen yaş ortalamasını yazalım.
TAKIMIN 33 KİŞİLİK KADROSUNUN YAŞ ORTALAMASI : 28
YUKARIDAKİ 11'İN YAŞ ORTALAMASI : 28
Polemik yaratanların sesi soluğu kesildi sanırım. Şöyle diyebilirler : "O futbolcularla bu futbolcular bir değil." Ben de şunları söyleyeyim müsadenizle "Serie A ile Süper lig bir değil", "Onların hedefleri ile bizim hedeflerimiz bir değil" Bu kadar yeter sanırım.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az. Saygılarımı sunuyorum. Esen kalın.
imza:Zek
Şimdi bir analiz sunacağım size. Bu yaş polemiğini bu yazıyı bitirdikten sonra siz de konuşmayacaksınız. Serie A'da bulunan son şampiyon A.C. Milan'ı bilmeyeniniz yoktur sanırım. Şampiyon bitirdiler geçtiğimiz sezonu. İtalya'nın hatta Avrupa'nın en önemli, köklü kulüplerinden biri. Bu takımda geçtiğimiz sezon en çok maçta forma giyen 11 futbolcuyu, bu futbolcuların yaşlarını ve attıkları gol sayısını yazayım.
ABBİATİ : 34 MAÇ (34 Yaşında)
ABATE : 27 MAÇ (25 Yaşında)
THİAGO SİLVA : 31 MAÇ 1 GOL (27 Yaşında)
NESTA : 36 MAÇ (35 Yaşında)
ANTONİNİ : 22 MAÇ (29 Yaşında)
GATTUSO : 30 MAÇ 1 GOL (33 Yaşında)
SEEDORF : 27 MAÇ 3 GOL (35 Yaşında)
BOATENG : 25 MAÇ 3 GOL (24 Yaşında)
ROBİNHO : 32 MAÇ 12 GOL (27 Yaşında)
ZLATAN İBRAHİMOVİÇ : 29 MAÇ 14 GOL (30 Yaşında)
PATO : 23 MAÇ 14 GOL (22 Yaşında)
Peki bu Milan takımı geçtiğimiz sezon ne yaptı? Buyrun beraber görelim:
36 MAÇTA; 23 GALİBİYET 9 BERABERLİK 4 MAĞLUBİYET ALDI.
61 GOL ATIP 23 GOL YEDİ. 78 PUAN 38 AVERAJ TOPLADI.
VE ŞAMPİYON OLDU.
Daha da arttıralım analizleri. Merakla beklenen yaş ortalamasını yazalım.
TAKIMIN 33 KİŞİLİK KADROSUNUN YAŞ ORTALAMASI : 28
YUKARIDAKİ 11'İN YAŞ ORTALAMASI : 28
Polemik yaratanların sesi soluğu kesildi sanırım. Şöyle diyebilirler : "O futbolcularla bu futbolcular bir değil." Ben de şunları söyleyeyim müsadenizle "Serie A ile Süper lig bir değil", "Onların hedefleri ile bizim hedeflerimiz bir değil" Bu kadar yeter sanırım.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az. Saygılarımı sunuyorum. Esen kalın.
imza:Zek
'Kaş yapayım derken göz çıkarmak' Artık Yeter!
Bu yazım en çok eleştiri beklediğim yazı. Çünkü çok acı bir gerçeği görmezden gelmeyip sizlere sunacağım. Katılan olur katılmayan olur. Ama ben bu gerçeği sunacağım. Aslında herkesin kabul ettiği ama yine de çoğunluğun inkar ederek yokmuş gibi davrandığı bir konu.
Herkes 'ah o eski adopen', 'nerede o eski taraftarlar' gibi sözleri söylüyor. Bu konuda izlenimler bunu gösteriyor.
Şimdi ben soruyorum : Nerede o eski taraftar? Neden şimdi o coşkulu, o kalabalık taraftar yok? Bu sorun sadece desteklemeyenlerde mi acaba? Yoksa desteklemeyenleri kazanmak yerine onlara 'kalleş' diye hitap edenlerde mi? Bu konu üzerinde araştırmalarım oldu. Antalya'mızın halkı arasında araştırdım bu soruların cevabını. Şimdi size bu izlenimlerden oluşan yorumlarımın da katılmış olduğu gerçekleri yazacağım.
Eskilerde neler vardı da böyle sevgi oluşmuştu. Haydi başlayalım o zaman. Önceden taraftar grupları herkese sevgiyle yaklaşırdı. Herkesin saygısını kazanmış bir grup giderek saygı toplamış ve büyümüştü. Herkese saygı gösteriyordu. Ezmeye çalışan bir yanı yoktu. Ve bu büyüklük saygı göstererek oluştu. Eskiden belli başlı olarak bu vardı. Prensipleri belliydi : Saygı görmek için saygı göstermek lazım. Eskileri fazla konuşmaya gerek yok.
Şimdiye gelelim. Şimdi, halk gözünden Antalyaspor taraftarının bir kısmı : Antalyasporu tutmayanlara 'kalleş' diye hitap eden, Antalyaspor ile bir istanbul takımını tutanlara hakaretler eden, kulübümüze ceza gelmesini sağlayan, Kendilerini hoşgörü ile karşılayan Bursa'lılara maçlarda küfür edip yetmiyor gibi videosunu çekip sonra yayınlayan vb. Bu kişiler kendilerini Antalyasporu savunan tek varlık olarak görüyorlar. Yaptıklarından ötürü... . Ha hep kötü yanları mı var hayır. Her deplasmanda cefa çekiyorlar sağolsunlar. Takımı yalnız bırakmıyorlar. Ama başta belirttiklerimi yaptıkları için sayıları artmıyor. Ve yalnız kalıyorlar. Bu kişiler kaş yapmak istiyor. Niyetleri iyi. Ama gelgelelim Kaş yapayım derken göz çıkarıyorlar, bunu da gözardı etmeyelim. Ama bu gerçekleri görmek lazım. Taraftar sayımız artmıyor.
Peki ne yapılmalı? Bu geçmişteki tabloları tekrar görmek için herkese saygı göstermeli... Antalyasporlu olmayan Antalyalılara hoşgörü ile yaklaşıp onları kazanmalı... Bedava bilet istemek yerine bilet alabilenler girmeli... Bunları yapamayan bir kitle var karşımızda. 'kalleş' demekle Antalyalıyı kazanamazsın, kaybedersin! Sonra Antalyaspor'u tutmuyorsun diye iyice nefret ettirirsin! Sonra Antalyaspor yalnız dersin! Az kişi olmana rağmen Antalyaspor sevdanı 2.plana atar grup sevdası peşine koşarsın ve az sayıyı 2ye 3e 5e bölersin! Sonra maçların deplasman havasında geçer! Sonra gelmeyenlere 'kalleş' dersin ve bu döngü gerçekleşir!
Yönetim ve Mehmet Özdilek bu dediklerimizi yapıyor. Okullara gidiyorlar güzelce anlatıyorlar. 'kalleş' demiyorlar. Sıra biz taraftarlarda. Gelin bu dediklerimi yapalım. Şimdi ciddi bir teklif sunuyorum taraftar gruplarına : Antalyaspor sevgisini hoşgörü ile yayalım. Eğer ki yapamayacaksak kaş yapayım derken göz çıkarmayalım ve ÇEKİLELİM! Grubu tarihi anıları ile bırakalım, Grubu güzel hatırlayalım.
Saygı... En önemlisi bu. Saygı görmek istiyorsan, saygı göstermek zorundasın! Saygılarımı sunuyorum. Esen kalın.
imza : Zek
Herkes 'ah o eski adopen', 'nerede o eski taraftarlar' gibi sözleri söylüyor. Bu konuda izlenimler bunu gösteriyor.
Şimdi ben soruyorum : Nerede o eski taraftar? Neden şimdi o coşkulu, o kalabalık taraftar yok? Bu sorun sadece desteklemeyenlerde mi acaba? Yoksa desteklemeyenleri kazanmak yerine onlara 'kalleş' diye hitap edenlerde mi? Bu konu üzerinde araştırmalarım oldu. Antalya'mızın halkı arasında araştırdım bu soruların cevabını. Şimdi size bu izlenimlerden oluşan yorumlarımın da katılmış olduğu gerçekleri yazacağım.
Eskilerde neler vardı da böyle sevgi oluşmuştu. Haydi başlayalım o zaman. Önceden taraftar grupları herkese sevgiyle yaklaşırdı. Herkesin saygısını kazanmış bir grup giderek saygı toplamış ve büyümüştü. Herkese saygı gösteriyordu. Ezmeye çalışan bir yanı yoktu. Ve bu büyüklük saygı göstererek oluştu. Eskiden belli başlı olarak bu vardı. Prensipleri belliydi : Saygı görmek için saygı göstermek lazım. Eskileri fazla konuşmaya gerek yok.
Şimdiye gelelim. Şimdi, halk gözünden Antalyaspor taraftarının bir kısmı : Antalyasporu tutmayanlara 'kalleş' diye hitap eden, Antalyaspor ile bir istanbul takımını tutanlara hakaretler eden, kulübümüze ceza gelmesini sağlayan, Kendilerini hoşgörü ile karşılayan Bursa'lılara maçlarda küfür edip yetmiyor gibi videosunu çekip sonra yayınlayan vb. Bu kişiler kendilerini Antalyasporu savunan tek varlık olarak görüyorlar. Yaptıklarından ötürü... . Ha hep kötü yanları mı var hayır. Her deplasmanda cefa çekiyorlar sağolsunlar. Takımı yalnız bırakmıyorlar. Ama başta belirttiklerimi yaptıkları için sayıları artmıyor. Ve yalnız kalıyorlar. Bu kişiler kaş yapmak istiyor. Niyetleri iyi. Ama gelgelelim Kaş yapayım derken göz çıkarıyorlar, bunu da gözardı etmeyelim. Ama bu gerçekleri görmek lazım. Taraftar sayımız artmıyor.
Peki ne yapılmalı? Bu geçmişteki tabloları tekrar görmek için herkese saygı göstermeli... Antalyasporlu olmayan Antalyalılara hoşgörü ile yaklaşıp onları kazanmalı... Bedava bilet istemek yerine bilet alabilenler girmeli... Bunları yapamayan bir kitle var karşımızda. 'kalleş' demekle Antalyalıyı kazanamazsın, kaybedersin! Sonra Antalyaspor'u tutmuyorsun diye iyice nefret ettirirsin! Sonra Antalyaspor yalnız dersin! Az kişi olmana rağmen Antalyaspor sevdanı 2.plana atar grup sevdası peşine koşarsın ve az sayıyı 2ye 3e 5e bölersin! Sonra maçların deplasman havasında geçer! Sonra gelmeyenlere 'kalleş' dersin ve bu döngü gerçekleşir!
Yönetim ve Mehmet Özdilek bu dediklerimizi yapıyor. Okullara gidiyorlar güzelce anlatıyorlar. 'kalleş' demiyorlar. Sıra biz taraftarlarda. Gelin bu dediklerimi yapalım. Şimdi ciddi bir teklif sunuyorum taraftar gruplarına : Antalyaspor sevgisini hoşgörü ile yayalım. Eğer ki yapamayacaksak kaş yapayım derken göz çıkarmayalım ve ÇEKİLELİM! Grubu tarihi anıları ile bırakalım, Grubu güzel hatırlayalım.
Saygı... En önemlisi bu. Saygı görmek istiyorsan, saygı göstermek zorundasın! Saygılarımı sunuyorum. Esen kalın.
imza : Zek
5 Haziran 2011 Pazar
Antalyaspor için objektif yorumlara hazır mısınız?
Merhabalar... Ben Zek. Bir Antalyaspor Sevdalısı... Antalyaspor için bu zamana kadar bir şeyler yapmak için en fazla çabalayanlardanımdır. Bu blogu açma sebebimi açıklayayım lafı fazla uzatmadan. Benim kim olduğumun pek bir önemi yok çünkü.
imza:Zek
Kaç gecedir Antalyaspor için neler yaptık, nelerde başarılı olduk, nelerde dibe vurduk hepsini düşündüm. Eksisiyle artısıyla. Antalyasporlu olan arkadaşlarımızla aramızda geçen sohbetleri aklımda canlandırdım. Çok uzun zamandır bunları derliyorum kafamda. Antalyaspor için nelerde yanlış yaptık, nelerde haklıydık. Dedim ya hepsini tarttım. Ve bir blog açarak bunları sizlerle de paylaşmaya karar verdim.
Antalyaspor ile ilgili yazılar yazacağım bu blogda. Gerçekleri yazacağım. Yeri gelecek dışarıdan bakacağım kendimize. Eleştirel bakış daha baskın olacak yeri geldiğinde. Bu zamana kadar böyle şeyler olmaması eksiklikti bizim için. Kendimize dışarıdan bakamıyoruz. Ama artık bu blogda bunu yapacağım. Kiminizin hoşuna gitmeyecek bunlar. "Antalyasporlu değilsin sen" diye saçmalayan dahi olacak. Destek verenler de olacak. Ama dediğim gibi eleştiriye açık olmalıyız. Kendimizi eleştirmez yani özeleştiri yapamazsak yol katedemeyiz. Bu blogtaki yazıları okurken lütfen objektif düşününüz. Gerçekleri görmemiz lazım.
Sizden saygı ve sevgi bekliyorum. Antalyaspor için yapıyorum bunları. Eleştirilerim çok sert de olabilir. Beni bu yüzden beğenmeyenler de olacak. Ama ben bunu yapacağım. Her şey Antalyaspor için. Antalyaspor sevgisini arttırmak için. Lütfen benim yazılarımı okurken Antalyasporlu kimliğinizi birkaç dakikalığına 2.plana atın objektif olun, kendinizi dışardan seyredin. Bana hak vereceksiniz. Saygıılarımı sunuyorum. Esen kalın.
imza:Zek
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)